Seçim sürecinde Cumhur İttifakı cephesi işin iletişim tarafını çok iyi yönetti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun gerçek bir orkestra şefi gibiydi.
Ekibi boşluk bırakmadan çalıştı.
Seçime damgasını vuran “Yanlışa yanlış de, doğruya doğru” şarkısı deyim yerindeyse ete kemiğe büründü.
En önemli hamlelerden biri sosyal medyada 40 milyon hesaba ulaşabilen Türkiye karşıtı troll ordusunun deşifre edilmesiydi. Karanlık senaryolar figüranları ile birlikte işlevsiz hale getirildi.
Muharrem İnce ve Meral Akşener’e yönelik linç kampanyalarının bile bu odak tarafından yönetildiği ortaya çıkarıldı. İletişim Başkanlığı dezenformasyon içeriği yayanlar hakkında suç duyurusunda bulunarak meselenin ciddiyetini hissettirdi.
Seçim ortamını kirletebilecek bir numaralı tehdit yani dezenformasyon ile mücadelede ilgili birimin koordinatörü İdris Kardaş, yalan ve iftira içerikli kara propaganda çabalarına geçit vermedi.
Yalancıların mumlarını yatsıyı beklemeden ikindi vakti söndürdü.
Gerçekleri çok hızlı ve en anlaşılır şekilde milyonların fark etmesi için gerekeni en üst düzeyde yaptı.
Dezenformasyon ile mücadelede sergilenen başarının altı çizilmesi gereken hususları var.
Gerçeğin tarafında olanlar güncel tartışmalar sırasında kendilerini yalnız ve çaresiz hissetmediler.
Kesintisiz bilgi akışı, hakkı, hakikati savunanların inanç ve özgüvenlerini diri tuttu.
İletişim Başkanlığı, dezenformasyonu bir milli güvenlik tehdidi olarak tanımlayarak ilk düğmeyi doğru ilikledi.
Mekanizma yerli yerinde işletildi.
Böylece terör örgütlerinden, yabancı istihbarat servislerine kadar Türkiye karşıtı yapıların, sivil siyaset alanını esir almasına fırsat verilmedi.
Şimdi bu modelin devletin tüm birimlerinde kurumsallaşması için çaba harcanmalı.
Siyasetin yeni rotası yerel seçim…
Odak noktası ise İstanbul…
Muhalefetin İstanbul adayı yeniden İmamoğlu olacak.
Çünkü CHP’ye genel başkan olma ihtimali yok.
Kılıçdaroğlu zor durumda…
Yaralı…
Muhalif kitleler “istifa” çağrıları yapıyor.
Buna rağmen İmamoğlu cesaret gösterip CHP’nin liderliğine oynayamıyor.
İmamoğlu yerel seçimlere “yerel gündemle” giremez.
Çünkü zayıf.
Göreve geldiğinden beri ortaya koyabildiği doğru düzgün tek bir eser yok.
Mecburen genel siyaset gündeminin öznesiymiş gibi görünmeyi tercih edecek.
Yani CHP’nin genel başkan adayı rolünü oynayacak.
Böylelikle medyanın gündeminden düşmeyecek.
Konfor ama bozulabilir.
Yani İmamoğlu’nu belediyecilik dışında gündem konusu yapmamak gibi bir yaklaşım yaygınlaşırsa işin rengi değişir.
Medya sırf “siyaset dedikodusu tiraj ve rating alıyor” diye İmamoğlu’nu aslında var olmadığı ve olamayacağı genel siyaset gündeminin aktörüymüş gibi görüp, göstermeyi bıraktığı an yerel seçim süreci de olması gerektiği gibi şekillenir.