“Tüketim toplumu” kavramının günümüz Türkiye’si için ne kadar uygun olduğunu ekonomik verilere bakarak anlamamız mümkün. Büyümemizin büyük bir kısmı tüketimden geliyor, “iç-tüketim biterse ekonomi felç olur!” demek mübalağa olur elbette, fakat iç-tüketimi azalan bir Türkiye’nin büyük problemler çekeceği aşikâr.
Bu yazıda yurt dışında üretilen 2 farklı ürünün çıkış fiyatı ile tüketiciye yansıyan fiyatları arasındaki farka ülke bazlı olarak bakılacaktır. Sonuçlar sizi şaşırtmasa bile ileriye dönük anlamları konusunda düşünmeye kesinlikle itecektir.
Araba vergi oranları üzerinden karşılaştırma
Carviser’ın paylaştığı basit bir örnek üzerinden ilerleyelim.
Not: sayıların 100% güncel olmamasıyla çıkarılan mesajı etkilememektedir.
ABD yapımı Ford Mustang aracın 3 farklı ülkedeki giriş fiyatı, vergisi ve satış fiyatını karşılaştıralım.
ABD | |
Giriş fiyatı | USD 26k |
Vergi toplam | USD 1.5K (6%) |
Vergi | 26k* 6%= 1.5k |
Satış fiyatı | USD 27.5k |
ABD’de piyasaya giriş fiyatı USD 26 bin dolar olan araca 6% oranında vergi ekleniyor. Son fiyat, 6% vergi oranıyla USD 27.5K oluyor.
Almanya | |
Giriş fiyatı | EUR 32k |
Vergiler | EUR 6K (19%) |
Vergi | 32* 19%= 6k |
Satış fiyatı | EUR 38k |
Almanya’da ise durum biraz daha farklı. Araç yurtdışından ithal edildiğinden dolayı giriş fiyat daha yüksek. Aracın kullanıcıya ulaşan fiyatı 19% vergi oranıyla EUR 38K’dır.
Türkiye | |
Giriş fiyatı | 160K TL |
Vergiler | 330K TL (206%) |
ÖTV | 160k* 160% = 255k |
KDV | (255+160)* 18%=75k |
Satış fiyatı | 490K TL |
Gelelim Türkiye’ye…
Giriş ücreti 160 K TL (90K + 70K gümrük diyelim). Gümrük fiyatlarının yüksekliğini bir kenara bırakalım. 160K TL’lik giriş fiyatına ilk olarak Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) uygulanır.
Bu oranlarının üstüne Katma Değer Vergisi (KDV) eklenir.
Evet, verginin vergisi ödenmektedir.
Kullanıcıya ulaşan tutar 206% vergi oranıyla 490K TL’dir. Alınan arabanın 2 katı değerinde vergi ödemesi yapılmaktadır.
Teknoloji ürünlerinde vergi
Teknoloji devi Apple, yakın zamanda iki model tanıttı: İphone 8 ve İphone X. Özellikle İphone X, teknolojik anlamda firmanın büyük adımlar attığını iddia ettiği bir cihaz. Cihazı yorumlamaktan ziyade, bir evvelki örneğe benzer şekilde incelemede bulunmak gerekiyor.
ABD | |
Giriş fiyatı | USD 999 |
Vergiler | USD 99 (10%) |
Vergi | 999* 10%= 99 |
Ödenen miktar | USD 1098 |
Amerika’da bir müşteri, İphone X için 10% vergi oranıyla, toplamda USD 1098 civarında bir fiyat ödeyecektir.
Y.Dışından getirmek | |
Giriş fiyatı | USD 1098 (3843 TL) |
Vergiler | 139 TL (3%) |
IMEI kaydı | 139 TL |
Ödenen miktar | 3981 TL |
Öte yandan, Türkiye’de yaşayan birisi Amerika’dan bu telefonu satın aırsa Türk lirası olarak ise 3843 TL bir ödeme yapılacaktır.
Toplamda, IMEI kaydı ile birlikte burada aşağı yukarı 4 bin liraya iphone X satın alınacaktır.
Türkiye | |
Giriş fiyatı | 3450 TL |
Vergiler | 2050 TL (60%) |
TRT bandrolü | 345 TL |
ÖTV | 3450* 25% = 857 |
KDV | 4652* 18%= 838 |
Ödenen miktar | 5495 TL |
Tekrardan gelelim Türkiye’ye. Telefonun direkt kur ile 3450 TL fiyata gireceğini varsayalım.
Bu ücrete TRT bandrolü ve ÖTV eklenmektedir.
Ardından, araba örneğinde olduğu şekilde, vergi eklenilmiş bu ücrete KDV uygulanır. Verginin vergisi tekrardan alınır.
Toplamda da 60% vergi oranıyla tüketiciye yanşayan rakam 5495 TL olur.
Tabii, bu bahsettiğim sayılar farazi. Telefon daha çıkmadı ve fiyatlar daha açıklanmadı. Kar marjı eklemeleriyle birlikte Türkiye satış fiyatının 6 bin TL’e ulaşması beklenmektedir.
Sonuç
Bahsettiğim vergiler mevcut koşullar dolayısıyla alınan ekonomik önlemeler cümlesiyle savunulabilir. Katılıyorum, mali disiplin anlamında yıllardır güçlü olan bir ülkede yeri geldiğinde bu sayıların çıkması normal, ihtiyaç vardır denilebilir. Nitekim sadece günümüz koşullarına bakarak değil, uzun vadeli düşünmemiz de gerekiyor.
Araba, telefon, bilgisayar gibi ürettiği katma değerli ürünleri dünyaya ihraç eden ülkeler her zaman kazanmaktadır.
Yüksek katma değerli ürün üreten ülkeler bu ürünlerini iç piyasaya satmakla birlikte dünyaya ihraç eder, bir gelirleri olur.
Ülkenin firmaları para kazanır, tasarım ve teknoloji konusunda kendi vatandaşları ve çalışanları kalkınır. Makro seviyede ülkenin cari açığı azalır, hatta cari açık vermez. Özetle, katma değerli ürün üreten bir ülke olmanın avantajları sayfalarca yazılabilir.
Kulağa basit gelebilir ama ABD ve Almanya gibi ülkeler ürünlerinin satış ve ihracından gelir sağlarken, Türkiye gibi ülkeler vatandaşlarının üzerindeki vergi yükünü arttırmaktan başka adım atmakta zorlanmaktadır.
Yakın zamana yaptığı bir konuşmasında Özgür Demirtaş’ın belirttiği şekilde, teknolojinin hızlı geliştiğinin herkes farkında, ama ne kadar hızlı bir şekilde geldiğini çok az kişi kavrayabiliyor. Teknolojik devrim gelmiyor, geldi bile. Her güne yeni devrimler ile uyanıyoruz. Tren ilerliyor, koşarsak yetişebiliriz fakat çok da uzak olmayan bir zamanda yetişemeyeceğimiz hıza ulaşacak.
Araba ve telefon örnekleriyle katma değerli ürün üretimine önem vermenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedim. Gelecek hakkında kesin konuşmak pek doğru olmasa da, üreten ülkelerin güç pozisyonunda olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.