PROF. DR. HAMZA DUYGU
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, “Dünya Hipertansiyon Günü”nde hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenleri açıkladı.
Dünya genelinde her yaştan milyonlarca insan ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen yüksek tansiyon (hipertansiyon) ile mücadele ediyor. Her yıl 17 Mayıs ise, “sessiz katil” olarak da nitelendirilen hipertansiyonla ilgili farkındalık oluşturmak için “Dünya Hipertansiyon Günü” olarak anılıyor.
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, toplumun hipertansiyon hakkındaki farkındalığının yükselmesinin koruyucu önlemler alınması, erken teşhis ve etkili tedavi yöntemlerinin uygulanması açısından hayati önem taşıdığını söyleyerek hipertansiyon hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
Hipertansiyon; atar damarlar içindeki kanın damar duvarına uyguladığı anormal yüksek basınç olarak tanımlanıyor. Prof. Dr. Hamza Duygu, birinci derece yakınlarında yüksek tansiyon bulunan, aşırı kilolu, fiziksel olarak hareketsiz yaşam tarzı olan, aşırı tuz tüketen, aşırı alkol alımı olan, stresli yaşam şekli olanlar ve şeker veya böbrek hastalığı olan kişilerde hipertansiyon riskinin yüksekliğine dikkat çekiyor.
Yüksek tansiyon; felç riskini 7 kat, kalp yetersizliği riskini ise 6 kat artırıyor
Dünyada önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sırada yüksek tansiyonun geldiğini belirten Prof. Dr. Hamza Duygu, “Yüksek tansiyon; felç, görme kaybı, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği ve tüm diğer atardamarlarda damar sertliğine yol açabilir. Türkiye Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalar ise Türkiye’de her 4 ölümden 1’inin nedeninin yüksek tansiyon olduğu belirlenmiştir” dedi.
Yapılan çalışmalara göre yüksek tansiyonun; felç riskini 7 kat, kalp yetersizliği riskini 6 kat ve kalp damarlarında damar sertliği riskini 4 kat arttırdığı uyarısı yapan Prof. Dr. Hamza Duygu, “Yüksek tansiyonlu hastalarda kan basıncını 1-2 mmHg düşürmek bile kalp damar hastalıklarından ölümleri önemli ölçüde azaltıyor” ifadelerini kullandı.
Kadınlarda yüksek tansiyon görülme sıklığı daha yüksek
Dünyada erişkin nüfusun yüzde 26’sının yüksek tansiyonla yaşadığını ve bu oranın 2025’te yüzde 29’a çıkacabileceğinin öngörüldüğünü belirten Prof. Dr. Hamza Duygu Türkiye’de yapılan çalışmalara göre de toplumda hipertansiyon sıklığının yüzde 32 civarında olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Hamza Duygu, “Kadınlarda yüzde 36, erkeklerde yüzde 27.5 görülen yüksek tansiyon oranları yaş ilerledikçe artıyor” dedi.
35-64 yaş arası grupta yüksek tansiyon sıklığının erkeklerde yüzde 35, kadınlarda yüzde 50 olduğunu belirten Prof. Dr. Hamza Duygu, 65 yaş ve üzeri grupta ise bu oranların; erkeklerde yüzde 67,2, kadınlarda ise yüzde 81,7 olduğunun altını çizdi.
Yaşam tarzınızı değiştirin, tuz tüketimini azaltın
Yüksek tansiyonlu hastaların yaklaşık yüzde 90-95’inde bir neden bulunmadığını söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu; hastaların yüzde 5 ila 10’unda ise böbrek rahatsızlıkları, hormon hastalıkları, doğuştan aort darlığı, ilaçlar ve uyku apnesi gibi belirli sağlık sorunlarına bağlı olarak gelişebileceğini belirtti.
Yüksek tansiyonun belirtileri hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Hamza Duygu, “Yüksek tansiyon çoğu kez belirti vermeden ilerler. Bu yüzden de ‘sessiz katil’ olarak adlandırılır. Ancak özellikle sabahları, ense ve başın arka bölümünde hissedilen baş ağrısı, kulak çınlaması, baş dönmesi, sersemlik hissi, burun kanaması, konsantrasyon kaybı şeklinde özetleyebiliriz” dedi. Türkiye’de tuz tüketiminin çok fazla olduğunu söyleyen Prof. Dr. Duygu, önerilen günlük tuz miktarının 6 gram olduğunu vurguladı. “Yüksek tansiyonun tedavisini yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlarla yapıyoruz” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Hamza Duygu, “Alkol, tütün gibi ürünleri kullanmayı bırakmalı, ideal kilonuzu korumalı, düzenli egzersiz yapmalı ve tuz tüketimini azaltmalısınız” dedi.
Bu önlemlerin yanı sıra, gerektiğinde doktor eşliğinde ilaç tedavisinin uygulanabileceğini belirten Prof. Dr. Hamza Duygu, dirençli vakalarda doktor gözetiminde ilaç dışı tedavi seçeneklerinin de olduğunu belirterek, “Bu seçenekler arasında böbrek damarlarındaki sinirleri yok ederek tansiyonu düşüren ‘renal sempatik denervasyon’ işlemi bulunuyor. Bu işlem genellikle başarılı sonuçlar veriyor ve tansiyonu kontrol altına almakta zorlanan hastalara umut olabiliyor” dedi.