GÖĞÜS CERRAHİSİ UZMANI DOÇ. DR. HÜSEYİN ULAŞ ÇINAR, KOAH HASTALARINDA YENİ TİP TEDAVİ YÖNTEMİ OLAN ‘REZEKTÖR BALON TEDAVİSİ’NİN BAŞARILI BİR ŞEKİLDE UYGULANDIĞINI SÖYLEDİ.
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, kronik obstrüktif akciğer hastalarında (KOAH) yeni tip tedavi yöntemi olan ‘rezektör balon tedavisi’nin başarılı bir şekilde uygulandığını söyledi.
Medicana International Samsun Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, KOAH’ın yani ‘kronik obstrüktif akciğer hastalığı’, tütün ve tütün ürünlerine maruz kalan kişilerde özellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkmaya başlayan; öksürük, balgam, nefes darlığı, hışıltılı solunum gibi belirtilerle seyreden, zamanla nefes almayı zorlaştıran, ilerleyici bir akciğer hastalık olduğunu belirterek, bu hastalıkta kullanılmaya başlanan rezektör balon tedavisi hakkında bilgiler verdi.
KOAH’ın tütün ve tütün ürünlerine maruz kalan kişilerde özellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkmaya başlayan; öksürük, balgam, nefes darlığı, hışıltılı solunum gibi belirtilerle seyreden, zamanla nefes almayı zorlaştıran, ilerleyici bir akciğer hastalığı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, nefes darlığının sebebi olarak, “Akciğerlerimizde bulunan bronş, küçük bronş ve alveoller solunan havadaki zararlı partikülleri tutar ve mukus denilen yapı ile dışarı atılmasını sağlar. Ancak 20 yılı aşkın yoğun sigara kullanımı veya diğer etmenler akciğere nüfuz eden zararlı partiküllerin miktarını ciddi şekilde arttırır. KAOH’ta bu zararlı gaz ve toz parçacıklarının maruziyetine bağlı olarak solunum yollarında mikrobik olmayan iltihap oluşur. Bu iltihap zamanla solunum yollarının daralmasına, sekresyon (balgam, mukus) üreten goblet hücrelerinin sayıca artışına ve buna bağlı olarak balgam artışına ve akciğerdeki hava alış-verişini sağlayan küçük hava keseciklerinin (alveol) harabiyetine neden olur. Normalde balon gibi esnek olan, genişleyip-daralabilen solunum yolları bu özelliğini yitirir. Maruziyet devam ettiği sürece harabiyet geri dönüşümsüz olarak devam eder, hastalığın evresi yükselir ve hasta ağırlaşır” dedi.
Rezektör balon tedavisi ve önemi
Hastalıkta kullanılan rezektör balon tedavisine ve önemine değinen Doç. Dr. Çınar, “KOAH balon tedavisi: akciğerin içinde bulunan ve çeşitli nedenlerle tıkanmış-daralmış olan bronşların (solunum yollarının), etrafı örgü kaplı bir balon ile kazınarak genişletilmesi işlemine verilen isimdir. Bu tedavi ile solunum yollarındaki mukus ve goblet hücre miktarının azaltılması amaçlanır. Ciddi solunum yolu hastalıklarına umut olan KOAH balon tedavisi, günümüzde farklı nedenlerle meydana gelen solunum yolu hastalıkları için uygulanabilir. Ancak bunların çoğunda, KOAH hastalığı ve KOAH hastalığının alt türleri olan kronik bronşit önemli bir yer tutar. Yapılan araştırmalar KOAH riskine bağlı olarak aynı zamanda akciğer kanseri riskinin de ciddi oranda arttığını göstermiştir. Bu tedavi daha çok pnömoni (zatürree) geliştirme veya akciğer kanserine dönüşme riski yüksek KOAH hastalarına uygulanır. Tedavinin uygulanıp uygulanmayacağına FEV1 adı verilen bir tıbbi veri üzerinden doktor ile birlikte karar verilir. FEV1 değeri, bir kişinin 1 saniye içinde verdiği nefesteki akım hızıdır. FEV1 değerinin yüzde 80 ve üzerinde olması, sağlıklı bir akciğere işaret eder. Bununla birlikte bu değer yüzde 50 ve altında ise, rezektör balon tedavisine ihtiyaç duyulabilir. FEV1 değerinin yüzde 30’un altına düşmesi, çok ağır KOAH hastalığına işaret eder ve akciğer nakli gerekli olabilir. Akciğerler için rezektör balon tedavisi akciğer naklinin bir alternatifi olarak görülmektedir. Daha doğrusu akciğer nakli için köprü tedavileri arasındadır denilebilir” diye konuştu.
“Hastalar 20-30 yıl önceki hiç sigara içmemiş hali gibi rahatlayabilir”
Tedavinin uygulanması ve hastalara katkısını da açıklayan Hüseyin Ulaş Çınar, “Rezektör balon ile KOAH tedavisi sonrası hastalar çok daha rahat nefes almaka, merdiveni yokuşu rahat şekilde çıkmakta, eforla oluşan nefes darlığı, oksijen kullanma ihtiyaçları, balgam üretimi azalmakta ve yaşam kalitesi artmaktadır. Tedavi sonunda KOAH düzeyi çok ağırsa ağıra; KOAH düzeyi ağırsa ortaya; KOAH düzeyi orta ise hafife inmektedir. Bu işlem ile tıkalı havayolları açıldığından, hastaların kullandıkları bronş genişletici ilaçlardan (halk arasında fıs fıs denilen) daha yüksek fayda görmesi sağlanır. Solunum yollarında tam açıklık sağlanabildiğinde, hastalar 20-30 yıl önceki hiç sigara içmemiş hali gibi rahatlayabilir. Ayrıca hastalara solunum yolları temizliği yapılırken, beraberinde kanser öncüsü olabilen (metaplazik) hücrelerin de temizliği yapıldığından, hastaların akciğer kanserine yakalanma ihtimalleri de minimum düzeye inmektedir. Rezektör balon ile KOAH tedavisi ağrısız ve acısızdır. Ortalama 1- 2 saat gibi kısa bir işlem süresi vardır. İşlemin herhangi bir komplikasyonu-yan etkisi yoktur. İşlem sonrası hastalar ertesi gün taburcu olabilir, kısa sürede günlük sosyal yaşamlarına dönebilir. İşlem için yaş sınırı yoktur, genel anestezi alabilen ileri yaş hastalarda da uygulama yapılabilir. Diğer yöntemlerin aksine KOAH (kronik bronşit)’ta bu yöntemle kalıcı çözüm elde etmek mümkündür. Gerektiğinde işlemin tekrar yapılması mümkündür” şeklinde konuştu.
Çınar tedavi sonrası dikkat edilmesi gereken konular hakkında ise şunları söyledi:
“Hastalar tedaviden sonra çoğunlukla bir üst seviyeye çıktıklarından, kendilerinden beklenen performansa ulaşırlar. Solunum yolları açıldığı için ilaçların fayda göstermediği dönemden, ilaçların faydalı olduğu döneme geçerler. Bu nedenle ilaçlarını daha düzenli kullanmaları gerekir. Sigarayı bırakmaları gerekir. Hastalığın evresine göre hastalarda çeşitli şikayetler görülebilir ama solunum fonksiyonları 1 litrenin üzerine çıktığında riskli sınırdan çıkmış olurlar. Yapılan evrelemede hastaların üst evrede kaldıkları ve solunum parametrelerinde kötüye gidiş olmadığı uzun (7-10) yıllık takipler sonunda tespit edilmiştir. KOAH’ta rezektör balon tedavisinin patenti 2006 yılında bir Türk hekimi olan Prof. Dr. Yalçın Karakoca tarafından alınmıştır. 2008 Yılında Japonya’da gerçekleştirilen Dünya Bronkoloji Kongresi’nden ödüle layık görülen bu yöntem, 2010 yılından itibaren çeşitli hastalıklar için uygulanmaktadır. KOAH tedavisine yönelik uygulama sonuçları ve yüzde 95 üzerinde başarı oranı ise 2015 ve 2018 yıllarında yapılan bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir.”