ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ (ESOGÜ) SAĞLIK, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ BÜNYESİNDE, TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANA BİLİM DALI TARAFINDAN DEPREMDEN RUHSAL AÇIDAN ETKİLENEN ÇOCUK VE ERGENLERE YÖNELİK RANDEVUSUZ AFET PSİKİYATRİSİ POLİKLİNİĞİ HİZMETİ VERİLİYOR.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi bünyesinde, Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı tarafından depremden ruhsal açıdan etkilenen çocuk ve ergenlere yönelik randevusuz Afet Psikiyatrisi Polikliniği hizmeti veriliyor.
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan gerek poliklinik gerekse depremin çocuk ve ergen ruh sağlığına etkilerini konu alan bir açıklama yaptı. Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan açıklamasında, “6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli 11 ilde yıkıma neden olan önemli bir doğa olayı, yıkıcı depremler yaşandı. Doğrudan ve dolaylı olarak hepimiz ruhsal açıdan etkilendik. Oldukça büyük şiddette yaşanan bu depremler nedeniyle insanlar yaşamını kaybetti, birçok insan önemli sağlık sorunları ile hastanelerde tedavi görüyor ve birçok insan yakınlarını, tanıdıklarını, sıcak yuvalarını ve yaşadıkları şehri kaybetmenin ardından büyük bir üzüntü, hüzün ve yas içerisinde bulunuyor. Travma insanlık tarihi boyunca insanlara büyük acılar yaşatmıştır ama insanoğlu doğası gereği bu büyük acıların üstesinden gelebilecek, ruhsal yaralarını sarabilecek ve iyileştirebilecek özelliğe de sahiptir. Deprem bölgesinde halen zor şartlarda yaşamına devam eden, tüm yurda dağılan ve Eskişehir’e gelen bebek, çocuk, genç, yetişkin tüm depremzedelerin acısını yüreğimizde hissediyoruz, onları sevgiyle ve dostlukla kucaklıyoruz. Acı ilgiyle, sevgiyle, dostlukla, nezaketle karşılandığında ortaya şefkat çıkmaktadır. Yaşanan bu büyük ruhsal acıların iyileşebilmesi için hep birlikte aktive edeceğimiz iyileştirici güç şefkattir. ‘Şehir paylaşmaktır‘, ‘ülke paylaşmaktır’ sözünde gizli olan yardım çağrısı aslında ruhumuzda da iyileştirici bir güç olan şefkati; depremi yaşayan tüm insanları, çocuk ve ergenleri dostlukla ve nezaketle kucaklayan bir şehir, bir ülke şefkatine dönüştürmesi açısından oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı.
“Çocuklar travmatik bir olay yaşadıklarında tüm aile bundan etkilenir”
Deprem sonrasında ailelerin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Fidan şöyle konuştu:
“Travmatik olaylara olan tepkiler değişkenlik gösterebilir. Travmatik olaylar sonrasında, çocuk ve ergenlerde stres belirtileri ortaya çıkabilir ama vakaların büyük bölümünde dayanıklılık (resilience) olarak adlandırılan esneklik, uyum sağlama ve hayata devam etme görülür. Bazı çocuk ve ergenlerde ise yaşanan travmanın sağlıklı işlenmesi ile birlikte ruhsal anlamda kişinin eski haline göre ruhsal açıdan daha güçlü olması, travma ile birlikte büyüme söz konusudur. Travma sonrası gelişen stres belirtileri aşırı korku, dehşet duygusu ve çaresizlik hissidir. Travmatik olaydan sonraki bir ay içinde başlayan, bazılarında yıllar sonra ortay çıkabilen; bireyin, çocuk ve ergenin günlük ve sosyal işlevselliğini olumsuz etkileyen travmayı yeniden yaşama (rüya, kabus, hatırlatıcılarla karşılaşıldığında yoğun sıkıntı), kaçınma (hatırlatan kişi, yer ve olaylardan kaçınma), aşırı uyarılmışlık (kolayca ürkme, daima tetikte olma, öfke patlamaları); uyku, iştah, hafıza bozuklukları; 6 yaş altı çocuklarda oyunlarda gözlenen travmatik izler, korkulu rüyalar vardır. Travmanın yol açtığı stres belirtileri ile ilgili psikoeğitim, strese verilen bedensel tepkilerin azaltılmasına yönelik uygulamalar olan mindfulness uygulamaları (nefes egzersizleri, gevşeme egzersizleri), travmatik hatıraların konuşulması (küçük çocuklarda hikaye, resim, oyunlar aracılığıyla), travmatik hatıraların işlenmesi (hızlı göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve tekrar işlemleme-EMDR, Travmaya özgün Bilişsel Davranışçı Terapi) ve gerektiğinde ilaçlar çocuk ve ergenlerde travma tedavisinde kullanılmaktadır. Deprem sonrasında aileler bir bütün olarak ele alınmaktadır. Çocuklar travmatik bir olay yaşadıklarında tüm aile bundan etkilenir. Çoğu zaman aile üyeleri olayla ilgili farklı deneyimlere ve travmatik olaya karşı farklı duygusal tepkilere sahiptir. Birbirlerinin olayla ilgili deneyimlerini tanımak ve muhtemel korku, çaresizlik, öfke ve hatta çocukları travmatik bir deneyimden koruyamamaktan kaynaklanan suçluluk duygularıyla baş etmelerine yardımcı olmak, bir ailenin duygusal iyileşmesinin önemli bir bileşenidir. Bu vesile ile ESOGÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı olarak Üniversitemiz Hastanesi bünyesinde, tüm öğretim üyelerimiz ve asistanlarımızla birlikte depremden ruhsal açıdan etkilenen çocuk ve ergenlere yönelik randevusuz Afet Psikiyatrisi Polikliniği hizmeti vermekte olduğumuzu hatırlatıyor, sağlıklı günler diliyorum.”