İSLAM ÜLKELERİ ANKARA BÜYÜKELÇİLERİYLE İFTAR SOFRASINDA BİR ARAYA GELEN DİYANET İŞLERİ BAŞKANI PROF. DR. ALİ ERBAŞ, DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ ANKARA’DAKİ MERKEZİNDE BÜYÜKELÇİLER İFTARI DÜZENLENDİ.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İslam ülkelerinin Ankara büyükelçileriyle iftar sofrasında bir araya geldi.
Diyanet İşleri Başkanlığında, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, davetlerine icabet ettikleri için büyükelçilere teşekkür etti. Erbaş, 11 ayın sultanı mübarek Ramazan ayında İslam ülkelerinin büyükelçileri ile bir arada olmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade etti.
“Mescid-i Aksa hiç olmadığı kadar gariptir”
Ramazan ayına maalesef Filistin’de yaşanan acıların yüreklerde açtığı derin yaralar ile girildiğini aktaran Erbaş, “İnsanlığın kadim şehri, selam yurdu Kudüs, bugün hiç olmadığı kadar mahzundur. Miracın mabedi, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa, daha önce hiç olmadığı kadar gariptir” dedi.
Yıllardır açık hava hapishaneye dönüştürülen Gazze’de dünyanın gözü önünde benzeri görülmemiş bir vahşetin yaşandığına dikkati çeken Erbaş, Siyonist katillerin aylardır soykırım suçu işlediğini kaydetti.
“Siyonizm en büyük tehdittir”
Hukuk, ahlak, vicdan ve tüm insani değerlerin Gazze’de enkaz altında kaldığını belirten Erbaş, “Tahrif edilmiş bir inanç, sapkın bir ideoloji ve kirli bir siyasetten beslenen Siyonizm, bugün insanlık için en büyük tehdit haline gelmiştir. Bu tehdidi bertaraf edecek yeni bir uluslararası inisiyatife şiddetle ihtiyaç vardır” ifadesini kullandı.
“Failleri ve destekçileri şiddetle telin ediyorum”
Dünyanın yeni bir hukuk ve ahlak inşasına ihtiyacı olduğuna işaret eden Erbaş, “Zira bugün Gazze’de yaşananlar, mevcut haliyle uluslararası yapıların işlevsizliği bütün açıklığıyla ortaya çıkarmıştır. İnsanlığı utandıran bu durumun bütün faillerini, destekçilerini, bir kez daha şiddetle telin ediyorum” diye konuştu.
“Mazlum ve mağdur insanların kurtuluşu, Müslümanların vahdetine bağlıdır”
İslam coğrafyalarında yaşanan zulüm ve trajedilere son verme sorumluluğunun öncelikle Müslümanların omuzlarında olduğunu söyleyen Erbaş, şunları kaydetti:
“Kudüs’ün, Doğu Türkistan’ın ve dünyanın farklı bölgelerindeki mazlum ve mağdur insanların kurtuluşu, Müslümanların vahdetine bağlıdır. İyilikte yardımlaşmasına, dayanışmasına ve kötülüğe karşı yekvücut hareket etmesine bağlıdır. Zira İslam düşmanları, Müslümanların parçalanmış ve dağılmış görüntümüzden cesaret almaktadır. Ramazan ayının bu anlamda yeni bir uyanışa ve dirilişe vesile olmasını temenni ediyorum.”
“Dünyanın bir kesimi müreffeh yaşarken diğer kesimi kıtlıkla mücadele ediyor”
Bugün insanlığın, küresel boyutta devasa sorunlarla karşı karşıya kaldığını ifade eden Erbaş, “Dünyanın bir kesimi müreffeh bir hayat yaşarken diğer kesimi maalesef açlık, yoksulluk ve kıtlıkla mücadele etmektedir. Yeryüzünün pek çok noktasından acı ve gözyaşı içerisinde feryatlar yükselmektedir. Adeta zıtlıkların, çelişkilerin ve tutarsızlıkların insanları, toplumları ve devletleri çepeçevre kuşattığı bir döneme şahitlik ediyoruz” açıklamalarında bulundu.
“İster Gazze’den ister Ukrayna’dan yükselsin hepsi aynı kalbin acısı”
Gözyaşının ırkı olmadığını dile getiren Erbaş, mazlumun, mağdurun dinine ve inancına bakılmadığını kaydederek, “Açlık ve yoksulluk çekenin ten rengine bakılmaz. Arşı inleten çığlıkların dili sorgulanmaz. İnsan, hangi dine ve inanca mensup olursa olsun gözyaşı hep aynı akar. Yürekleri dağlayan feryatlar ister Müslümandan ister gayrimüslimden, ister sarı tenliden ister siyah tenliden, ister Doğuludan ister Batılıdan, ister Gazze’den ister Ukrayna’dan yükselsin hepsi aynı kalbin acısıdır, aynı yüreğin sızısıdır.”
Türkiye’de insanın insan olduğu için aziz ve hürmete layık olduğunu söyleyen Erbaş, “Hayat hakkını herkes için mukaddes kabul eden İslam, bir insanı yaşamasına vesile olmayı, bütün insanlığı yaşatmak kadar önemli ve değerli görmektedir. İnsan onurunu her şeyden üstün tutan yüce Rabbimizin şu ilahi fermanı, bu anlamda son derece manidardır” ifadelerini kullandı.
“İlişkilerimizi her alanda en güçlü seviyeye taşımalıyız”
Tüm farklılıkların zenginliği işaret ettiğini belirten Erbaş, “Bu sebeple bizler, tüm farklılıklarımızı zenginlik görerek daha güzel bir gelecek inşa etme ideali etrafında kenetlemeli ve daha büyük gaye ve hedeflere doğru hep birlikte yürümeliyiz. İlişkilerimizi her alanda en güçlü seviyeye taşımalıyız” ifadesini kullandı.
“Aramızdaki istişareyi son derece önemsemekteyiz”
Türkiye’nin gücünü ve potansiyelini kullandığında sadece İslam coğrafyası için değil, bütün insanlık için barış, adalet, huzur, refah ve onurlu bir hayatın kapılarının aralandığını aktaran Erbaş, şu ifadelere yer verdi:
“Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bizler, bu anlamda dost ve kardeş ülkelerin misyonlarıyla işbirliği içerisinde çalışmaktan her zaman büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Aramızdaki istişareyi, işbirliğini ve tecrübe paylaşımını son derece önemsemekte, bunun geleceğimiz adına hayati öneme sahip olduğuna inanmaktayız.”