CHP’Lİ TURGAY DEVELİ, KURULTAYIN, BU İKİ HİZİBİN KENDİ KRİZLERİNİ ÇÖZEBİLMEK İÇİN VURUŞACAĞI BİR ARENA OLMAKTAN ÇIKMAZ VE PARTİNİN İDEOLOJİK POLİTİK SAVRULMALARININ ÖNÜNE GEÇEBİLECEK BİR ZİHNİ ARINMAYA TEKABÜL ETMEZ İSE İKİ YANLIŞTAN HANGİSİNİN KAZANDIĞININ BİR DEĞERİNİN DE OLMAYACAĞINI SÖYLEDİ
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 24. Dönem Adana Milletvekili Turgay Develi, partide yaşanan “Yenilikçi” ve “Genel Merkezci” tartışmalarının hizip içi tartışmalar olduğunu ve sonucun hizip içi tasfiyeye doğru gittiğini ifade etti.
Develi, haftalık yazdığı köşe yazısında şunları kaydetti:
“Kurultay giderek yaklaşırken, Cumhuriyet Halk Partisi içindeki değişim ve yenilenme adı altında süren tartışmalar ne partiyi ne de kurucusu olduğu Cumhuriyeti yıkıma götüren sorunların hiçbirine yanıt üretebilecek bir içerik taşımıyor. Yani aslında yaşanan tartışmaları özünde 10 Aralık 2010 kurultayında kaptan köşküne çıkarak parti içi mekanizmalara yerleşenlerin ele geçirdikleri bu gücü hem her kurultayda, hem de her yerel ve genel seçimde başta kendileri olmak üzere eş-dost-akrabayı belediye başkanı ya da milletvekili yapmak için kullananların bir iç mücadelesi olarak değerlendirebiliriz. Bu iç mücadelenin sebebi ise, 13 yıldan bu yana kesintisiz olarak partiyi birlikte yöneten ekibin artık bunu eskisi gibi sürdüremeyeceklerini fark etmeleriyle içine girdikleri yönetememe krizi. Bunu da artık adını açıkça koymak gerekirse (krizi) iki parçaya ayırarak, hizip içi bir tasfiye ile aşmaya çalışıyorlar. Hizip içi tasfiye diyorum, zira yıllarca birlikte yürünen yollar aynı, altına imza atılan kararlar aynı, sorumluluğu taşınan hatalar aynı, savunulan politikalar aynı, isimler aynı, yüzler aynı.”
Develi, şu görüşleri dile getirdi:
“Yönetememe krizini hizip içi tasfiye ile aşmaya çalışanların, zaten partinin siyasi genetiği ile uyumsuzlukları nedeniyle o koltuklara hiç oturmaması ve bir anomali olarak oturmuşlarsa da bir saniye bile geçmeden alaşağı edilmesi gerekirken, bir taraf İBB yönetimine yanaşarak, diğer taraf ise Siyasi Partiler Kanunu’nun çarpıklığı sonucu genel merkez yetkilerini kullanarak kongrelerde el koydukları ve artık kirlenen delegelik mekanizmasıyla güce tutunmaya çalışıyor; bu arada kendilerinin içine saplandıkları krizi partinin omuzuna yükleme ihtimalleri ise giderek yükseliyor. Ne yapmalı, nasıl yapmalı sorusuna acil bir yanıt bulunamazsa eğer kurultayın sonucu ne olursa olsun (Yani İBB ekibi de kazansa, mevcut haliyle genel merkezciler de kazansa) kurultayın kaybedeni CHP, ama asıl olarak CHP seçmeni ve her geçen gün yoksullaştırılan seçmen ile mülksüzleştirilen ülkemiz olacaktır.”
Kurultay bu iki hizibin kendi krizlerini çözebilmek için vuruşacağı bir arena olmaktan çıkmazsa ve partinin ideolojik politik savrulmalarının önüne geçebilecek bir zihni arınmaya tekabül etmezse iki yanlıştan hangisinin kazandığının bir değerinin de olmayacağını belirten Develi, “Zira bu yönde bir sonuç, mevcudun devamı anlamına gelecektir. Laiklik yeniden tesis edilmek ve cumhuriyet değerleri ülkede yeniden geçer akçe yapılmak isteniyorsa, bunun biricik yolu CHP’nin tüm bu sonuçları oluşturan ekonomik politik tercihlerinden arınarak yoksulluğu ortadan kaldıracak, ekonomik kalkınmayı planlayacak, fırsat eşitliğini tesis edecek halkçı bir tercihler bütününe yönelmesi gerekiyor. Bu yola girmeyen hiçbir siyasi irade, adı, titri, iddiası ne olursa olsun, bırakın Türkiye’nin çöküşünün önüne set çekmeyi, seçmen nezdinde bir seçenek olmayı dahi başaramayacaktır” dedi.