BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM), DÜNYA SU GÜNÜ ÇERÇEVESİNDE YAYINLADIĞI RAPORDA, DÜNYA ÇAPINDA GÜVENLİ İÇME SUYUNA ERİŞİMİ OLMAYAN İNSAN SAYISININ 2050 YILINA KADAR İKİ KAT ARTACAĞI UYARISINDA BULUNDU.
Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Su Günü çerçevesinde yayınladığı raporda, dünya çapında güvenli içme suyuna erişimi olmayan insan sayısının 2050 yılına kadar iki kat artacağı uyarısında bulundu.
Dünya Su Günü, her yıl BM tarafından 22 Mart’ta kutlanıyor. BM bünyesindeki UNESCO tarafından yayınlanan Dünya Su Kalkınma Raporu’nda dünya genelindeki kentlerde yaklaşık 1 milyar insanın su kıtlığıyla karşı karşıya olduğu, 2050 yılında bu sayının 1.7-2.4 milyara ulaşacağının tahmin edildiği belirtildi. Kentsel su talebinin 2050 yılına kadar yüzde 80 oranında artmasının beklendiği aktarıldı. Ayrıca dünya genelinde yaklaşık 2 milyar insanın (nüfusun yüzde 26’sı) güvenli içme suyuna sahip olmadığı, 3.6 milyar insanın da (nüfusun yüzde 46’sı) güvenli bir şekilde yönetilen sanitasyona erişimi bulunmadığı vurgulandı. Halihazırda 2 ila 3 milyar insanın yılda en az 1 ay boyunca su sıkıntısı yaşadığının altı çizildi. Nüfus artışı ve değişen tüketim alışkanlıklarının etkisiyle son 40 yılda su kullanımının yılda yüzde 1 arttığı kaydedildi.
Rapora göre Orta Afrika, Doğu Asya ve Güney Amerika’nın bazı bölgeleri de dahil olmak üzere şu anda suyun bol olduğu bölgelerde mevsimsel su kıtlığı artacak. Orta Doğu’da ve halihazırda su sıkıntısı çeken Afrika’daki Sahel bölgesinde durum daha da kötüleşecek.
Su krizine karşı iş birliği çağrısı
Raporun editörlerinden Richard Connor, düzenlediği basın toplantısında küresel su arzı konusunda belirsizliklerin arttığını söyleyerek, “Bu durumu ele almazsak kesinlikle küresel bir kriz olacak” uyarısında bulundu. Connor, “Ortaklıklar ve iş birliği yapmak, mevcut zorlukların üstesinden gelmenin anahtarıdır” dedi.
BM bünyesindeki UNESCO’nun genel direktörü Audrey Azoulay de, “Küresel su krizinin kontrolden çıkmasını önlemek için güçlü uluslararası mekanizmalar oluşturmaya acil ihtiyaç var. Su ortak geleceğimizdir ve onu adil bir şekilde paylaşmak, sürdürülebilir bir şekilde yönetmek için birlikte hareket etmek şarttır” ifadelerini kullandı.