MANİSA’NIN AKHİSAR İLÇESİNDE YAŞAYAN VE 82 YILDIR ESNAFLIK YAPAN 93 YAŞINDAKİ ABDÜL BALOLSUN, TEK BACAĞIYLA TEKERLEKLİ SANDALYESİNDE SÜRDÜRDÜĞÜ YAŞAM MÜCADELESİNDE ÇALIŞMA AZMİYLE GÖZ DOLDURUYOR.
Manisa’nın Akhisar ilçesinde yaşayan ve 82 yıldır esnaflık yapan 93 yaşındaki Abdül Balolsun, tek bacağıyla tekerlekli sandalyesinde sürdürdüğü yaşam mücadelesinde çalışma azmiyle göz dolduruyor.
Manisa’nın Akhisar ilçesinde 1931 yılında dünyaya gelen Abdül Balolsun, 11-12 yaşlarında tabakhanede deri imalatında çırak olarak işe başladı. Askerdeyken bir katırın tepmesi sonucu sakatlanan ve 1958 yılında kangren olan sağ bacağının kesilmesiyle engelli kalan Balolsun hayata küsmeden mücadelesine devam etti. Marangozluk, tornacılık ve at arabası üretimi yapan Balolsun at arabası üretiminin azalması üzerine 1991 yılında işi bırakarak sanayide bir bakkal dükkanı açtı. 33 yıldır kesintisiz bir şekilde bakkalını işleten Balolsun hem sanayi esnafının hem de Akhisar’ın sevilen isimlerinden biri oldu.
Akhisar’ın en yaşlı esnafı olarak hala çalışmaya devam eden Balolsun, Ahilik Haftasında da Üstün Şeref Belgesi ile ödüllendirildi.
“Atatürk’ü gördüm”
Kısaca hayatından bahseden Abdül Balolsun, “1931 yılında dünyaya geldim. 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ü gördüm. Daha küçüktüm o zaman. 1943 yılında tabakhanede deri imalatında çırak olarak başladım. Daha sonra kalfa oldum. 1951 yılında Malatya’da askerlik yaptım. Askerde iken katırlardan sorumlu çavuş oldum. Bu katırları tarlada gezdiriyorduk. Bir tanesi kaçıp gelmişti yakaladım. Başından tutayım derken katır şahlandı 4 dişim düştü katırın ayağının nalı da ayağıma vurdu. 3 gün Diyarbakır’da hastanede yattım. 2 sene askerlik yaptıktan sonra terhis oldum” dedi.
“Gördüğüm ne varsa yapmaya çalıştım”
Ekmek parası için sanayide çalışmaya başladığını söyleyen Abdül Balolsun, “Askerden geldikten sonra 5 sene tütüncülük yaptım. 1958 yılında o zaman yazlık sinemaları vardı. Arkadaşlarla koşa koşa giderdik. Bir gün sinemada filmin yarısında ayağımda bir ara bir sızı başladı. Bacağımda katırın nalı kalmıştı. Operasyonla bacağım kesildi. İlk başlarda biraz fakirlik yaşadık ama Allah kimseye muhtaç etmedi. Ondan sonra iş yapmaya başladık. Gördüğüm ne varsa yapmaya çalıştım. Sanayide iş yapmaya başladım. Bir arabaya minder olacakmış onu yaptım. Ondan sonra siparişler gelmeye başladı. Ekmek paramı kazanmanın başlangıcı oldu. Sonra ağaç torna tezgahı kurdum. Onunla çalıştım. At arabacılığıyla ilgili marangoz işiyle uğraştım. Demirci yoktu demircilik yapmaya başladım. Torna işiyle uğraştım. Bu dükkanı, servetimi, üç beş kuruş paramı hep çalışarak kazandım. Arabaların derilerini yapardım.” diye konuştu.
“Sakatlıkmış, bilmem neymiş bunlar hep mana”
At arabacılığı bitince bakkala başladığını belirten Balolsun, “1991 yılında bakkalcılık yapmaya başladım. Peynir yapardım 100 teneke falan. Çiçekyağı alıp sattım demircilere o zaman çok lazım olurdu. Çok para kazandım Allah bereket versin. Devletimize vergimizi de verdik çok şükür. Şu dünyada yapmadığım hiçbir iş kalmadı sadece göreyim yeter. Bir işi gördüm mü onu yaparım. Yani sakatlıkmış, bilmem neymiş bunlar hep mana. Herkes bir çare bulur kendine. İnsan sokakta dilenmektense çalışmak en güzeli. Bunun mutluluğunun tarifi yok. Çalışmak kadar zevkli bir şey yok. Ben bu yaşta sabahleyin kalkıyorum şarjlı arabamla buraya geliyorum. Bu bana iyi geliyor. Mutluyum. Çalışmaktan yılmadım, yılmam da hala da mücadele ediyorum. Allah da bana yardım ediyor. Neden çünkü bana güç veriyor. Dürüst müsün Allah sana yardım eder. Allah bana her şeyi verdi. Hayatta mücadele etmek kadar iyi bir şey yok. Mücadele mücadele mücadele, çalışmak çalışmak çalışmak. Çalışana Allah verir. Kışın arkadaşlarım otururken ben çalışırdım. Neden çünkü ben yokluğu gördüm. Ama o yokluğu var etmek insanın elinde. İnsanlar her şeyi istedikleri zaman yapabilir” dedi.