ERKEKLERDE EN SIK GÖRÜLEN KANSER TÜRÜNÜN PROSTAT KANSERİ OLDUĞUNA DİKKAT ÇEKEN ÜROLOJİ UZMANI DOÇ. DR. TOLGA TOMBUL, “KANSER TARAMASI İÇİN ÖZELLİKLE 50’Lİ YAŞLARDAN SONRA ERKEKLERE YILDA 1 KEZ PROSTAT MUAYENESİ ÖNERİYORUZ” DEDİ.
Erkeklerde en sık görülen kanser türünün prostat kanseri olduğuna dikkat çeken Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Tombul, “Kanser taraması için özellikle 50’li yaşlardan sonra erkeklere yılda 1 kez prostat muayenesi öneriyoruz” dedi.
Acıbadem Kayseri Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Tolga Tombul, erkeklerde en sık sorun oluşturan organlardan birisi olan prostat ile ilgili önemli bilgiler verdi. Erken evrede genellikle belirti vermese de ileri evrelerde idrar yapma zorlukları ve kanama gibi şikâyetlerin ortaya çıktığını söyleyen Dr. Tombul, düzenli kontroller ve erken teşhis ile tedavi başarısının arttığını vurguladı.
Toplumda prostatın 50’li yaşlardan sonra geliştiği yönünde bir algı olsa da işin aslının öyle olmadığının altını çizen Dr. Tombul, “Toplumda yanlış bilinen bir olgu prostatın 50’li yaşlardan sonra geliştiği ya da olduğu yönündedir. Aslında prostat erkeklerin normal anatomisi içerisinde bulunan bir organdır. Prostat ergenlikten itibaren testosteronun salınımıyla birlikte yavaş yavaş gramaj olarak büyümektedir. 50’li yaşların üzerine çıkıldığı zaman da idrar yolunu bir kelepçe gibi saran prostat dokusu idrar yapmakta zorluklara, gece sık idrara çıkmaya ve idrar kesesini boşaltamama gibi sorunlara yol açmaktadır” dedi.
Prostatta görülen bu büyümenin her zaman iyi huylu olmadığına işaret eden Dr. Tombul hastaların yüzde 9 ila 10’unda kanserli dokuya dönüştüğünü ifade etti. Kanser taraması için özellikle 50’li yaşlardan sonra erkeklere yılda 1 kez prostat muayenesi ve prostat spesifik antijen (PSA) testinin yapılması gerektiği konusunda uyarıda bulundu.
“Lazerle yapılan ameliyatlar ön plana çıkıyor”
Bu değerlendirme sürecinde hastanın idrar yapma şikayetlerini değerlendirerek, prostat büyümesi nedeniyle tedaviye ihtiyacı varsa öncelikle ilaç tedavileri verdiklerini belirten Dr. Tombul, “İlaç tedavilerinde fayda görmeyen hastalarda ise uygun cerrahi tedavilere yönlendirebilmekteyiz. Uygun cerrahi tedavilere baktığımızda lazer alanında meydana gelen teknolojik gelişmelerle birlikte ‘prostat enükleasyon’ yani prostat dokusunun idrar yolunu kapatan kısmının dışarı çıkarılabildiği tedavi teknikleri ön plana çıkmaktadır. Prostat enükleasyon tedavileri eski kapalı ameliyatlara göre daha az kanama daha az hastanede yatış ve daha az sondalı kalma süresi sağladığı için önemli bir avantaj olarak hastanın karşısına çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Yeni yöntemlerle ağrı ve kanama oldukça az oluyor”
Yüksek enerjili holmiyum lazer cihazı kullanılarak yapılan işlemin ardından hastanın yatış süresinin 1-2 günle sınırlı kaldığını aktaran Dr. Tombul, “Prostat enükleasyon tedavilerinde kullanılan enerji çeşitliliğine göre farklı farklı yöntemler olmakta birlikte, yüksek enerjili holmiyum lazer kullanılarak yapılanıdır. Bu yöntemde kanama ve ameliyat sonrası ağrı oldukça az, hastanede yatış süresi 1-2 günle sınırlı kalmaktadır. Sondalı kalma süresi ise hastalığa ve prostatın büyüklüğüne bağlı olarak yine 1-2 gün içerisinde değişmektedir” diye konuştu.
Dr. Tombul, kanser araştırması sırasında eğer kanser tespit edecek olursa, hastalığın evrelemesi için gerekli olan MR ve tomografi tetkikleri de yapılarak sorun prostatla sınırlıysa cerrahi tedavi ya da radyoterapi uygulanabildiğini dile getirdi. İleri evre hastalıkta medikal onkoloji hekimleriyle birlikte hormonal tedavi ve kemoterapi uygulandığını belirten Dr. Tombul, “Erken evrede tanı almış prostat kanserinde tedavi çok daha kolay çok daha kesin olacağı için hastalarımıza gecikmeden, idrar yolu şikayetini beklemeden 50 yaşından sonra yılda 1 defa ürolojiye kontrole gelmelerini öneriyoruz” dedi.