NÖROLOJİ UZMANI DOKTOR MEHMET YAVUZ, YÜZ KÖRLÜĞÜ HASTALIĞINI ANLATTI.
Nöroloji Uzmanı Doktor Mehmet Yavuz, yüz körlüğü hastalığıyla ilgili bilgiler vererek, “Bakıyorlar ama görmüyorlar” dedi.
Dünya sinemasının yakışıklı yüzlerinden biri olan sevilen yıldız Brad Pitt’in 2022 yılında yüz körü olduğunu açıklaması, aslında uzun yıllar önce tanımlanmış olmasına rağmen dünyada pek bilinmeyen bu hastalığı gündeme getirdi. Prosopagnosia ya da yüz körlüğü hastalığı, ne bir demans çeşidi ne de bir görme bozukluğu. Hastalar koku, duyma, nesneleri görebilme işlevlerini yerine getirmelerine rağmen insanların ya da hayvanların yüzlerini seçemiyor. Hastalar aynada veya bir fotoğrafta gördükleri yüzü, eşlerine, çocuklarına hatta kendilerine ait olsa bile ayırt edemiyor.
Alzheimer konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan Nöroloji Uzmanı Doktor Mehmet Yavuz, Prosopagnozi ile ilgili bilgi verdi.
Bu hastalığın tıbbı adının Prosopagnozi olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Doktor Mehmet Yavuz, “Yunanca yüzleri tanıyamama, yüzleri bilememe anlamına gelmekte. Biz hastalığı yüz körlüğü olarak tanımlıyoruz. Bu hastalık, literatüre daha eski tarihlerde girmiş olsa da son zamanlarda gündeme gelmeye başladı. Şüphesiz ki hastaların diğer kişilerin yüzlerini tanıyamamaları, onların hayatlarında oldukça ciddi sosyal problemlere yol açıyor. En özet haliyle yüz körlüğü, nesneleri görebilen, koku alma, işitme, tat gibi beyin işlevleri sağlıklı şekilde çalışan kişilerin; kendilerinde, diğer insanlarda hatta hayvanlarda, yüzleri görememeleri ve dolayısıyla kişileri birbirlerinden ayırt edememeleri olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla bu hastalar, normalde hepimizin yaptığı gibi insanları yüzlerinden değil, saç renklerinden, aksesuarlarından ya da belki yürüyüşlerinden ayırt edebilirler; yüzlerine bakarak kimin kim olduğunu seçemezler. Yüzleri bütünüyle görememekle bağlantılı olarak simaları zihinlerinde de canlandıramazlar. Kendi yüzlerini dahi tanıyamayan bu kişiler, bir film izlerken kimin kim olduğunu anlayamadıkları için olay örüntülerini takip etmekte de sorun yaşarlar. Yüzdeki kaş, burun, kulak gibi bölümler ayrı ayrı görülebilmesine rağmen yüzü oluşturan farklı bölümlerin bütün şeklinde bir yüz olarak algılanamaması, hastaların kişileri birbirinden ayırt edebilmesini engeller. Bu da çoğu zaman yüz körlüğü sorunu yaşayan kişilerin sosyal ortamlardan kopmalarına hatta kimi zaman depresyona girmelerine sebep olabilmektedir” dedi.
“İnsanlar doğuştan gelen bir bozukluk olarak yüz körlüğü ile doğabilirler”
Hastaların yüzleri tanıyamamasının sebeplerinden bahseden Yavuz, şunları kaydetti:
” Prosopagnosia’nın beyindeki sağ lobda yer alan bir bölgede anormallik, bozukluk veya hasardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Beyindeki bu alan, yüz hafızasını ve algıyı etkileyen sinir sistemlerini koordine etmekte önemli bir rol oynar. Bir yüzü algılamak ve tanımak için beyin, yüz işlemenin farklı yönlerine katkıda bulunan en az 3 çekirdek bölgenin sinir ağından faydalanır. Bu bölgeler hem sağ hem de sol yarım kürelerin oksipital ve temporal loblarında bulunur. Ancak sağ yarımküre yüz tanımada daha aktif rol oynamaktadır. Beynin görsel yüz tanımayı bütünleştiren herhangi bir alanı işlevsiz olduğunda sonuç yüz körlüğüdür. İşlevsel olarak nesne tanıma gibi diğer tanıma bölümleri ise olduğu gibi kalır. Böylece kişi nesneleri tanıyabilir ve yaşamı için gerekli kararları alabilir. İnsanlar doğuştan gelen bir bozukluk olarak yüz körlüğü ile doğabilirler. Bu da akla genetik faktörleri getirmektedir. 2006 yılında Alman araştırmacılar tarafından yürütülen bir çalışmada yüz körlüğünün kalıtımsal olduğu ileri sürülmüştür.”
“Yüzler, insan hayatında gerçekten çok önemli. Artık tüm dünyaya hitap eden yeni ve görsel bir alfabe olarak tanımlayabileceğimiz emojiler de zaten yüzlerin, duyguları ifade etmekte ne kadar önemli bir araç olduğunun önemli göstergelerinden biri” diyen Yavuz, “O nedenle kişi simada o bütünlüğü göremediğinde hayatı anlamakta çok zorlanabiliyor. Yüzleri hızla okuyarak tanıdık kişiler ile tanımadıklarımızı ayırt edebildiğimiz gibi kimi tehlikeleri de çoğu zaman insanların yüzlerine bakarak fark edebiliyoruz. Bu nedenle konu sadece yüzleri görememek değil kişinin bütün hayatının sekteye uğraması, normal insanlar gibi hatıralarını biriktirememeleri de söz konusu” dedi.
“Beyin hasarı olmadan da ortaya çıkabiliyor”
Beyindeki şakak lobunun (temporal lob) ve yan lobun (parietal lob) kesiştiği yerde yüz algılamadan sorumlu fuziform yüz alanı olarak adlandırılan bölgenin bulunduğunu belirten Yavuz, “Bazı araştırmalar bu bölgenin insan yüzlerine dikkat ettiğimizde nesnelere dikkat ettiğimiz duruma göre daha aktif olduğunu gösteriyor. Geçmişte yüz körlüğü vakalarının önemli bir bölümünün kafa travması ve inme gibi beyin hasarları ya da tümör nedeniyle fuziform yüz alanının zarar görmesi sonucunda ortaya çıktığı düşünülüyordu. Ancak araştırmalar yüz körlüğünün genellikle beyin hasarı olmaksızın ortaya çıktığını gösteriyor. Bu durum gelişimsel prosopagnozi olarak adlandırılıyor.
Doğuştan yüz körü olan kişiler olduğu gibi sonradan çeşitli hastalık ya da travmalara bağlı olarak yüz körü olanlar da var. Tabii ki doğuştan yüz körü olan kişiler, daha ağır bir tablo sergilemekteler. Onların iyileşme ya da düzelme şansları çok yüksek değil. Ama sonradan çeşitli hastalıklar ya da travmalar nedeniyle yüz körü olanların, körlüğe sebep olan hastalıklarının tedavi edilmesi ile yüz körlüğü hastalıklarını da düzeltmek mümkün. Özellikle sağ hemisferdeki fuziformdan kaynaklanan bir tablo. Sol taraftaki fuziformun tutulmasından kaynaklanan yüz körlüğü vakaları oldukça az. Çok çok nadir Söylediğim gibi daha çok beynin sağ tarafındaki temporo-oksipital bileşkedeki fuziformun tutulmasıyla ya da bu bölgede fonksiyon kaybı gerçekleşmesi ile ortaya çıkan bir tablo olduğunu söyleyebiliriz.
Yüz tanıyamama hastalığı ilk kez 150 yıl önce tanımlanmıştır. Bu hastalar dünyanın en ünlü yüzlerini bile tanımakta zorlanırlar” dedi.
“Tanı koyma aşamasında hastalara farklı kişilerin fotoğraflarını göstererek yüzleri tanıyıp tanımadıklarına bakıyoruz”
Hastalığın teşhisiyle ilgili bilgiler veren Nöroloji Uzmanı Doktor Mehmet Yavuz, şunları kaydetti:
“Aslında hasta doktora gittiğinde teşhisi zor bir hastalık değil ama hastalık tanınmadığı için kişi tam olarak ne sorunu yaşadığını anlamakta güçlük çekebiliyor. Düşünün size doğru yaklaşan biri olduğunu görüyorsunuz ama kim olduğunu seçemiyorsunuz. Daha da kötüsü aynaya baktığınızda kendi yüzünüzü bile tanıyamıyorsunuz. Böyle bir durumda, çoğu kişi gibi yüz körlüğü hastalığını henüz duymadıysanız hastalığın fark edilip anlaşılması zaman alabilir. Kimi zaman hastalar, psikolojik bir travma ya da göz rahatsızlığı nedeniyle doktora gittiklerinde yüz körlüğü hastalığından haberdar oluyorlar.
Bugüne dek yüz körlüğü, teşhisi ve tedavisi zor hastalıklardan biri olarak kabul ediliyordu ama açıkçası Brad Pitt nedeniyle gündeme gelmesi de son aylarda hastalık konusundaki bilinç seviyesini artırmaya başladı. Burada esas tanıyı koyacak olan elbette ki nöroloji uzmanı hekimlerdir. Bizim de bu tarz hastalarımız oldu. Tanı koyma aşamasında hastalara farklı kişilerin fotoğraflarını göstererek yüzleri tanıyıp tanımadıklarına bakıyoruz. İlginçtir bu hastalığa sahip bir kişi, televizyonu görüyor, eşyaları görüyor. Ses, koku gibi diğer beyin fonksiyonları da işlevini sürdürmekte Ama yüzleri ayırt etmekte zorlanıyorlar.
Yüz körlüğünü teşhis edebilmek için son derece ciddi, detaylı hazırlanmış yüz tanıma testlerini kullanıyoruz. Teşhis koymak açısından çok sorun yaşanmıyor. Hastalığın teşhisi zor değil. İşin bir başka ilginç yönü, bu hastalığı tanımlayan doktorun da yüz körü olması Zaten Oliver Sacks isimli bu İngiliz Nörolog, kendisindeki rahatsızlığı fark edince hastalığı ayırt edebilmiş. Hastalığın hikayesi bu açıdan da ilgi çekici.”
“Evcil hayvanların yüzleri de dahil olmak üzere, sadece yüzleri ayırt edememe durumu söz konusu”
“Bu hastalıkta kişi, diğer insanları ayırt etmekte zorluk yaşıyor. Enteresan olan taraf kişinin sadece yüzlere yönelik körlük yaşaması. Diğer nesneleri ayırt etme, cisimleri belirleyebilme, hayvan türlerini birbirinden ayırabilme özellikleri ise korunuyor” diyen Dr. Yavuz, “Evcil hayvanların yüzleri de dahil olmak üzere, sadece yüzleri ayırt edememe durumu söz konusu. Hastalara fotoğraflar gösterildiğinde bu kişiler kendilerini bile tanıyamıyorlar. Bu durum ciddi sosyal problemlere yol açmakta Prosopagnozi hastalarının çok sınırlı sayıda arkadaşı olabilmekte. Bir düşünecek olursak, bir insanın sürekli kendisini tanıyamayan biriyle arkadaşlık etmesi hiç kolay değil. Bu yüzden hastalar, sosyal ilişkilerde sık sık sorun yaşamaktalar. Yüz körlüğü olan kişiler, diğerlerini ancak seslerinden, giyim kuşamlarından ya da saç modeli gibi unsurlara bakarak ayırt edebiliyorlar. Özellikle kişinin sesi, yüz körlüğü hastalarına çok yardımcı olan bir unsur. Prosopagnozi yaşayanlar, çoğu kişiyi seslerinden ayırt ediyorlar. Özetle hastalar ancak çok yakınlarındaki; seslerine, giyim tarzlarına ya da vücut yapılarına aşina oldukları kişiler ile arkadaşlık edebiliyorlar. Diğerlerinden daha uzun ya da farklı saç modeli olan kişiler ile arkadaşlık yapmak, Prosopagnozi hastaları açısından daha kolay. Diğer insanlar ile arkadaşlık yapmak konusunda genellikle daha mesafeliler. Sözün özü, hakikaten yüz körlüğü hastalığı, sosyal ilişkilerde ciddi bir sıkıntı oluşturuyor” diye konuştu.
Hastalığın toplumda görülme sıklığı
Hastalığın toplumda görülme sıklığıyla ilgili bilgiler veren Yavuz, “Aslında Prosopagnozi’nin toplumda görülme sıklığı hiç de düşük değil. Yüzde 2 buçuk gibi ciddi bir oranda görülmekte. Bu da demektir ki, toplumdaki her 100 kişiden 2 ya da 3’ü yüzleri tanıyamıyor. Ancak hastalığın değişik düzeyleri, aşamaları var. Tam yüz körlüğünde kişi hiçbir şekilde insanları birbirinden ayırt edemiyor. Kimseyi tanıyamıyor. Fotoğraflara bakınca kendisini bile seçemiyor. Bir de tam yüz körlüğü olmasa da yüzleri hatırlamakta zorluk çekenler var. Yani bir kişiyi ancak defalarca gördükten sonra hafızasına alabilenler var. Haliyle bu da diğeri kadar olmasa da ciddi bir sosyal problem. Düşünsenize birisiyle defalarca karşılaşıyorsunuz, o sizi tanıyor ama siz onu çıkaramıyorsunuz. Ancak 5-6 defa görüştükten sonra hafızanızda yer edebiliyor. Haliyle bu durumda dostlukları etkileyen bir konu. Kişi sizin onu ciddiye almadığınızı düşünecektir. Özellikle politikacılarda olmaması gereken bir durum. Yüz hafızası konusunda Merhum Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in ne kadar ünlü olduğunu birçok kişi bilir. Nitekim Süleyman Demirel bir gördüğünü bir daha hiç unutmuyordu. Araştırmacılar bir insanın ortalama 5 bin yüzü belleğinde tutabildiğini göstermektedir. Cinsiyete göre bakacak olursak, erkek-kadın olarak belirgin bir ayrım yok. Her iki cinste de görülebiliyor. Kadın erkek hasta sayısı birbirine yakın” ifadelerini kullandı.
Nöroloji Uzmanı Doktor Mehmet Yavuz, “Özellikle sonradan edinilmiş, yetişkin yaşlarda gelişmiş yüz körlüğü vakaları daha çok fuziformun damarsal problemlerinden, tam o bölgeye isabet eden kafa travmalarından, infektif tablolardan veya o bölgeyi tutan tümöral durumlardan dolayı ortaya çıkabiliyor. Tabii ki bu hastalıklar tedavi edilebilen rahatsızlıklar olduğu için bu tip yüz körlüğü vakalarının düzelme şansları olabiliyor” dedi.
“Bazı çocuklarda da yüz körlüğü, agresif yönelimlere sebep olabilmekte”
“Hastalık çocuklarda çok daha özel bir durum arz ediyor. Erken yaştaki çocuklarda çocuk nasıl bir sorun yaşadığını anlatamayabiliyor ya da aileler fark edip tanımlayamayabiliyorlar” ifadelerini kullanan Yavuz, “Çocukların durumu, öğretmenlerin de dikkatlerinden kaçabiliyor. O zaman da arkadaş edinemeyen, asosyal çocuklar ile karşılaşabiliyoruz. Bazı çocuklarda da yüz körlüğü, agresif yönelimlere sebep olabilmekte. Dolayısıyla özellikle çocuklarda yüz körlüğünün anlaşılması zaman alıyor. Hem ailelere hem de çocuklara sorun yaşatabiliyor. Bu anlamda eğitimcilerin bilgisi ve dikkati önem kazanıyor.
Yüz körlüğü yaşayan çocuklar, daha çok renkli kıyafetlerden arkadaşlarını tanıyabiliyorlar. İşin enteresan yönlerinden biri de çocuk ve yetişkinlerde yüz körlüğünün dizi ya da film izleme konusunda da sorunlara sebep olması. Hastalar ekrandaki insanları birbirlerine karıştıkları için görsel öğelerin dikkat çektiği, daha az karakter olan ve kişilerin kıyafetlerinin daha belirgin şekilde ayrıştığı çizgi film ya da animelere yönelebiliyorlar” dedi.
Hastalığın başka hastalıklarla karıştırılma ihtimaliyle ilgili olarak da Nöroloji Uzmanı Doktor Mehmet Yavuz, “İleri yaşta karşımıza çıkarsa, Alzheimer zannedilebilir ama hekimler rahat ayırt edeceklerdir. Bir başka konu ise yüz körlüğü ile duygu körlüğü hastalığının karıştırılması. Gerçekten de yüz körlüğü zaman zaman duygu körlüğü anlamına gelen Aleksitimi hastalığı ile karıştırılabilmektedir ama duygu körlüğü çok farklı bir hastalıktır. Yaygın olarak erkeklerde görülür ve toplumda görülme ihtimali son derece yüksektir. Ciddi savaş deneyimi yaşamış ve burada birçok travmalarla karşılaşmış askerlerde sık görülür. Aynı zamanda antisosyal kişilik bozukluğu olanlarda da duygu körlüğü vardır. Burada empati ya çok azdır ya da hiç yoktur” dedi.