BATMAN’IN GERCÜŞ İLÇESİNE BAĞLI BAĞÖZÜ KÖYÜ DORUK MEZRASINDA BULUNAN VE DİCLE NEHRİ’NE AÇILAN CEHENNEM DERESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLEN KAZILARDA TARİHİN SEYRİNİ DEĞİŞTİRECEK 3 BİN YILLIK NEKROPOL BULUNDU.
Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı Bağözü Köyü Doruk Mezrasında bulunan ve Dicle Nehri’ne açılan Cehennem Deresi’nde gerçekleştirilen kazılarda tarihin seyrini değiştirecek 3 bin yıllık nekropol bulundu.
Hasankeyf Müze Müdürlüğü ekipleri, bazı resimli mağaraları tescillemek için gittikleri Doruk Mezrasında köylülerin yönlendirmesi üzerine tesadüfen gittikleri Cehennem Deresi’nde kazdıkları her noktadan tarih fışkırdı.
İlk etapta arkeologlar eşliğinde 8 açma açan görevliler, yaklaşık 100 metrekarelik alanda Milattan Önce birinci bine tarihlenen Demir Çağ Asur Medeniyetine ait olduğu belirlenen 150’ye yakın Urne (Küp mezar), Kaya Mezar ve toprak mezarın olduğu nekropol buldu.
Ekiplerin yaklaşık 5 kilometre boyunca güvenlik korucuları eşliğinde yürüyerek ulaştığı sarp kayalıklar üzerinde Dicle Nehri’ne hakim noktada kurulan nekropolde, ölen kişinin yakıldıktan sonra kalan kemiklerinin konularak gömüldüğü Urne mezarlarda ölen kişiye ait olduğu düşünülen mızrak, ok uçları, kama, bıçak, kılıç ve çok çeşitli savaş malzemeleri çıkarıldı.
Hasankeyf Müze Müdürü ve Kazı Başkanı Şehmus Genç, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine, kazılardan çıkarılan Asurlulara ait silindir mührün bölge tarihine ışık tutacağını söyledi.
Asurluların bölgede yaşayıp yaşamadıkları konusunda tarihsel bilgi sıkıntılarının olduğunu belirten Genç, Deraser bölgesi olarak adlandırdıkları bu bölgede yüzey incelemeleri esnasında bir nekropol alanına denk geldiklerini, Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğünün izin ve destekleriyle burada bir kurtarma kazısı başlattıklarını dile getirdi.
Kurtarma kazısını ilk etapta küçük bir açma olarak düşündüklerini, gittikçe alanın büyümeye başladığını aktaran Genç, şöyle konuştu:
“Burada urne mezarlar, sanduka mezarlar ve toprak mezarlar olmak üzere birçok mezar yapısına denk geldik. Bu mezarlarda kendilerine ait ortaya çıkan ölü hediyeleri bizleri sevindirdi, heyecanlandırdı. Kazılar sırasında mezarlardan kişilere ait hediyeler çıktı. Bulunan Asur silindir mührünün Asurların yayılım alanlarının tespiti açısından önemli. Bu hediyeler arasında mızraklar, ok uçları, kamalar, bıçaklar, kılıçlar ve birçok savaş aletine denk geldik.”
“150’ye yakın mezar açtık ancak öngörümüz daha çok mezara denk geleceğimizdir”
“Bununla birlikte bizleri sevindiren ise bölgenin tarihini bize verebilecek Asurlulara ait silindir mührünün bulunması oldu” diyen Genç, “Çünkü Asur’un bölgede yayılımları ile ilgili ciddi tarihsel sıkıntılar vardı. Şimdi bu kazılarımız sayesinde anlıyoruz ki Asurluların yayılım alanı bu bölgelere kadar gelmiştir. Bu arkeolojik kazıların en güzel yanı da bu bilgiye ulaşmamız oldu. Şu ana kadar 8 açma açtık. Bu açmaların içerisinde 150’ye yakın urne mezarlar, sanduka mezarlar ve basit toprak mezarlar bulundu. 150’ye yakın mezar açtık ancak öngörümüz daha çok mezara denk geleceğimizdir” diye konuştu.
Hasankeyf Müze Müdürlüğü’nde Arkeolog olarak görev yapan Metin Ağrak, köylülerin uyarısı üzerine yaptıkları kazılarda 150 mezar bulduklarını söyledi.
Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle Hasankeyf Müze Müdürlüğü Başkanlığında çalışmaları genişlettiklerini belirten Ağrak, “Çalışmalarımız sabah gün doğumuyla başlar ve mevsimsel şartlara göre öğlen veya öğleden sonraya kadar devam eder. Burada bulduklarımız buluntuları güvenlik önlemleri alınarak Hasankeyf Müze Müdürlüğümüze götürmekteyiz. Buluntularımız Hasankeyf Müze Müdürlüğünde koruma altında. Bunlar hepsi temizlenip belgelendikten sonra müzede sergilenecektir” dedi.
Doruk Köyü’ndeki resimli mağaraları tescil etmek amacıyla gittiklerini anlatan Ağrak, “Köylülerin uyarısı üzerine bu alana geldik. Burada birkaç çukur içinde küplerin olduğunu fark ettik. Bunun üzerine çalışmamızı genişlettik ve şuanda sekizinci açmamızı açtık. Bu açmalarda yaklaşık 150 urne mezara denk geldik. Bu nekropol alanda urne mezarların yanı sıra sanduka mezarlar ve toprak mezarlarda bulunmakta. Ölüler, yakıldıktan sonra geriye kalan kemik ve külleri küp mezarlara konularak gömülmüş. Bu küpler üzerinde açılan “Amulet” denilen bir delik açıldığını ve bu şekilde ölen kişinin kötü ruhlardan arındığına inanılmış” şeklinde konuştu.
Mezarlardan ölen kişilere ait özel eşyaların çıkarıldığını ifade eden Ağrak, “Bu Urne’lerin yanında ölü yakıldıktan sonra kalan kemiklerinin konulduğu çömlekler ve bu çömleklerin hepsi birbirinden değişik formlarda. Bunların yanında ölü hediyeleri olarak da mızrak, bucak, kılıç, boncuk ve bir tane çömleğin içinde de mühür bulduk. Mührün üzerindeki tasvire baktığımız zaman milattan önce birinci bin yılına tarihlendirdiğimiz Asur dönemine ait mücadele sahnelerinin olduğunu tespit ettik. Hala restorasyon çalışmalarımız devam etmektedir. Bulunan kemikler laboratuvarda yapılacak incelemenin ardından net bir tarih ortaya çıkacaktır. Şuana kadar 150 mezar bulduk ve hala mezarlar çıkmaya devam ediyor. Bu mezarlar yüzeye yaklaşık 15 santimetre derinlikte bulunuyorlar. Alanda hala açılmayan mezarların tespitini yaptıktan sonra içindeki kemikleri belgeleyip laboratuvara gönderdikten sonra ölülerin kaç yaşında öldüğü, kime ait olduğu daha da netleşecektir” ifadelerinde bulundu.
“Bölgede ilk defa bir nekropol alanında bu kadar fazla urne mezar ortaya çıktı”
Bulunan nekropolün bölge arkeolojisi açısından önemli olduğunun altını çizen Ağran, “Burası bölge arkeolojisi için çok önemli bir yer. Bölgede ilk defa bir nekropol alanında bu kadar fazla urne mezar ortaya çıktı. Şuana kadar Kavuşan Höyük’te 27 tane bulunmuştu. Ama burası bölge ve bölge arkeolojisi için çok önemli bir buluş oldu. Bulunan urne mezarların çoğu kapaklı. Kırılmayan urne mezarlarda ölü yakıldıktan sonra kalan kemikleri çıkıyor bunlardan ancak zamanla kırılanlar olduğu için içlerine toprakta girmiş oluyor. Urnelerden mızrak, boncuk, mühür, bilezik, ölüye ait hediyeler çıkıyor. Ama erkek savaşçılar olarak düşündüklerimizden kılıç, mızrak, bıçak çıkarken kadın olduklarını düşündüklerimizden ise bronz veya demir bilezikler bulunmaktadır. Birkaç urnede de Urartular döneminde olduğu gibi bronz kapaklar çıktı. Çok karmaşık bir yer. Kazdıkça başka şeylerle karşılaşıyoruz. Aynı yerde bir tane sanduka mezar bulduk diğerlerine göre çok daha büyük. Kazdıkça nelerle karşılaşacağımızı göreceğiz” dedi.